Türk Sporunda Belediye Takımları Sorunsalı

,
Avrupa ve Amerikada son zamanlarda en sık tartışılan konuların başında Devletin tanımı ve görevi ve yerel belediyelerin görevleri geliyor. 

Mescidi olmayan Yeşilköy Polat Otelde bedava dağıtılan The Economist dergisinin (hayır hayır, ikisi arasında bir bağlantı olduğunu ima etmiyorum) hemen her sayısında bu konuyla ilgili bir makale bulmak mümkün. Keza, Amerikalı kapitalistlerin İncil kabul ettikleri Wall Street Journal da öyle. Obamanın seçim dönemindeki sosyalist vaatleri çok tartışılmıştı, geçen haftasonu kriz kahini Roubini de devletin politikalarını çok sert eleştirip tartışmaların yeniden alevlenmesini sağladı.

Demek ki futbol tartışmaları tadında günlük siyaset tartışmaları, partizanlık vs. olmayınca, tartışacak verimli konular buluyor insanlar!! (Kolay anlaşılır gönderme yapıp, yazının sonunda çift ünlem kullanınca kendimi Yılmaz Özdil gibi hissettim nedense. Hayırlısı..)

***

Ben şahsen liberal devlet mantığında işleyen belediye ve hükümetlerin daha verimli olacağını düşünüyorum; daha az devlet, daha az belediye ve daha az vergi

Devlet mantığında, kaynaklar verimli kullanılmaz, kullanılamaz. Bu doktrini savunmak için kullanılabilecek bir uygulama var ülkemizde : Belediye takımları.

Fatih Belediyesinin tamamı Afrikalılardan oluşan Afrika Dostluk Spor gibi takımlardan bahsetmiyorum elbette.O son derece güzel bir örnek, sosyal belediyecilik ve Afrikalıların entegrasyonunu sağlamak açısından. Keza amatör branşlar ve altyapı takımları da öyle. Sosyal devlet mantığında, toplanılan vergiler bazı sorunlu gruplar ve gençler için kullanılır, bunda hiç bir sıkıntı yok.

Benim bahsettiğim dev bütçelerle oluşturulmuş, Profesyonel takımlar. Türkiyede futbol birinci ve ikinci liglerinde 7;  basketbol 1. ve 2. liglerinde  9 belediye takımı var; ve hepsinin milyonlarca onlarca milyon dolarlar bütçeleri.

Farz-ı misal olarak İstanbul Büyükşehir Belediye takımlarını alalım. Futbol takımı değeri 40 Milyon Euro. Basketbol takımında ise lüks sayılabilecek 3 yabancı oyuncusu ve kariyerli yerli oyuncuları bulunuyor, ancak takımın bütçesi-maaliyeti hakkındaki bilgilere vakıf değiliz.

Peki;

İstanbul bir ihtiyaç listesi çıkarsa; Süper Ligde oynayacak 40 milyon euro bütçeli profesyonel futbol takımı bu listenin kaçıncı sırasında yer alır? Altyapı, üstyapı, toplu ulaşım, kültürel hizmetler, sosyal yardım?

Spora yapılacak yatırımların sosyal devletin görevlerinden birisi olduğunu söyledik. Peki, devlet bu  görevi nasıl yerine getirir?

1-) Her birinin on milyonlarca dolar bütçesi olan takımların oynadığı liglere sponsor olarak, yine dev bütçeli takımlar kurup, bu takımlar için Brezilyalı, Slovak, Amerikan bilimum 70 milleten futbolcu transfer ederek.

2-) Amatör branşlara ve daha çok gençlere yönelik spor aktivitelerine önem verip yatırım yaparak. Farz-ı misal, İstanbulun Kuştepe, Gazi ve Tarlabaşı gibi semtlerine amatör tesisler kurulup gençler yönlendirilerek zararlı alışkanlıklardan uzak tutmak amaçlanabilir.

Eğer birinci şıkkı savunan, ve cidden savunan, birisi varsa gerekçelerini de duymak isterim.

***

Yani, yapılan işin  mantığını gerçekten anlayamıyorum. Dedik ya, İstanbul Büyükşehir Belediyespor. Bu takım neden kurulur ve her sene on milyonlarca para harcanır? Yüzyıllarca geleneğe sahip bir takım ve kapatılması halinde çok tepki çekeceğinden mi korkuluyor? Her sene Avrupa kupalarında arz-ı endam eyleyip, ülkenin ve İstanbulun tanıtımına mı katkı sağlıyor? Bir yumuşak güç unsuru mu? Her maçını kapalı gişe oynayan, milyonlarca taraftarı olan bir takım mı? Veyahut, ülkede tüm spor branşlarında doyuma ulaşılmış, her şey tıkırında, ama futbolda takım kıtlığı mı var?

Her neyse, bir İstanbullu bu kadar vergi verip, üstüne metrobüslerde hayvan gibi taşınırken, evinin önünde park ücreti alınırken, defin işlemlerinden bile belediye para kazanırken, (buraya binlerce sebep siz de yazabilirsiniz) neden milyon dolarlar İstanbul Büyükşehir Belediyespor için harcanıyor? diye sorarsa; ne cevap verilir? Ben bilemedim. Bilen varsa beri gelsin.

***

Aslında Türk futbolunda, 2005 2010 yılları arası sanırım, güzel bir özel sektör desteği sağlanmıştı. Her ne hikmetse bu çark tersine dönmeye başladı.

Önce Turkcell futbola küstürüldü; yıllık 10 milyon dolar gibi gayet iyi bir paraya Süper Lig isim sponsoru olan ayrıca 2003-2010 yılları arası 18 kulübe destek veren, centilmenlik ödülü, başarı primi gibi milyonlarca dolar dağıtan Turkcell futboldan desteğini çekti; bir kamu kuruluşu olan Spor Toto teşkilatı bu görevi devraldı.

Yıllık 22.5 milyon dolardan gerçekleşti yeni sponsorluk. Basın toplantısında, Spor Toto başkanı hayli ilginç ifadeler kullandı; Sponsorluğumuzun en büyük nedeni oynanılan illegal bahisleri engellemek ve bilinirliği arttırmaktır
Daha sonra 1. Lig sponsoru ve yine ligde yer alan bir çok takıma destek sağlayan Bank Asya; Trt ve Tffnin sorumluluklarını yerine getirmediğini bildirerek sponsorluktan çekildi, yeni sponsor yine bir kamu kuruluşu olan PTT oldu. Bank Asya yılda 10 milyon TL öderken, yeni sponsor PTT yıllık 20 milyon TL ödüyor. 

Son dedikodulara göre ise, Spor Toto, Beşiktaşın yeni yapılacak stadı için isim sponsoru olmak istiyormuş, hatta 100 milyon dolar gibi bir rakamı gözden çıkarmış.

Son tahlilde; Türk futbolunun sponsorları; Spor Toto PTT Ziraat Bankası. Sırasıyla Spor Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı ve Başbakanlıka bağlı kamu kuruluşları bunlar. Özkaynakları halkın vergileriyle oluşturulan kuruluşlar, profesyonel ve kirli bir sektöre yılda milyonlarca dolar akıtıyorlar yani.

***

Ömer İLYASLI