Çin Ekonomisi

,
Son yıllarda Çin ile birlikte en çok telaffuz edilen kelime “büyüme” oldu. Gerçekten de 70′lerde kapalı, merkezi planlı Komunizm sisteminden çıkıp, kapılarını dünyaya açtıktan sonra 1.3 Milyarlık nüfüsuyla dünyanın üretim merkezi haline geldi. Kısaca, “bu buyumenin ana motoru, komunizmin koylerine mahkum ettigi yiginlarin, Çin’e yatirim yapmasina izin verilen yabanci sirketlerde calisan daha uretken iscilere dönüşmesi” oldu. Aşırıya kaçılıp, Çin hükümetinin milyonlarca kişinin ölümüne göz yumması gibi sevimsiz durumlar da var o yıllarda, bu yazının konusu değil gerçi ama belirtmeden geçmeyeyim diyorum, geçiş dönemlerinde Çin’de acımasız politikalar yüzünden ölen kişi sayısı 45 Milyon! 45 milyon tane kanlı-canlı insandan bahsediyoruz, insaf!!
 Konuya dönecek olursak, Çin son 20-30 yıldır kendi parasının değerini Amerikan Doları karşısında yüksek tutarak (bkz:Klasik az gelişmiş – işgücü zengini ülkelerin kalkınma modeli) hemen her yıl %10 ve üzeri rakamlarla büyümekte. Bu büyüme de bir çok Nato kafa batılı yazarın ilgisini çekmiş durumda, heyecanlı heyecanlı Çin hakkında yazılar yazıyorlar, Çin’i geleceğin süper gücü yapıyorlar, yeni dünya lideri yapıyorlar, hatta Wall Street’den bazı abiler gibi olayı şizofrenik boyuta taşıyıp, kafasında bir ekonomik sistem kurgulayıp bu sistemi Çin uyguluyormuş gibi düşünenler bile var. Neler var neler..

Ben de diyorum ki, TARİH BİLMEK LAZIM!

Yaş itibariyle ben hatırlamıyorum tabi, ancak şu anda Çin için kopan gümbürtü zamanında aynı nato kafa tarafından Japonya için de kopuyormuş, günümüzde Çin’e düzülen mehtiyeler o zamanlar Japonya’ya düzülüyormuş. Okuyup görüyoruz, hatta zaman zaman gülüyoruz, 1970-90 yılları arasında Japonya için yazılanlar, günümüzde de Çin için yazılanlarla aynı doğrultuda. 2000′li yıllar Japonya’nın yılları olacakmış, gelecek yüzyılın süper gücü onlarmış, bu doğrultuda giderlerse 2010′da Amerika’yı sollar, Dünya lideri olurlarmış, halamın bıyıkları olsa amcam olurmuş, vs..

Hikayenin sonunu az çok hepimiz biliyoruz.

Japonya doruğa ulaştıktan sonra düşüşe geçti, tabiri caizse parladı söndü, son iki yıldır büyüme oranı sıfırın altına düşmüş durumda ve görünüşe bakalırsa bu durum devam edecek gibi görünüyor. Haberiniz yoksa hatırlatalım, şu an Japonya halkının yüzde 15.7 fakirlik sınırının altında yaşayan ve büyüme hızı olarak Sudan,Yemen,Faroe Adaları gibi ülkelerle yarışan bir ülke konumunda.

Varın, gerisini siz düşünün artık..


————————————————————————————-

Dünyada sektörel bazda lider ülkeler, yani bazı alanlarda teknoloji elde tutan ülkeler vardır.

Örneğin, otomotiv teknolojisi sorgusuz-sualsiz Almanya’dadır.

Yukarıda tü-kaka yaptığımız Japonya televizyon, yük gemileri gibi sektörlerin lideridir mesela.

Peki, Çin’in lider olduğu sektör var mı? Herhangi bir alanda teknoloji elde etmiş midir? “Bir şeyi ucuza üretmekten” daha büyük marifetleri var mı? Çin’in kapılarını dünyaya açmasının üzerinden 30 sene geçti, küçümsenecek bir zaman dilimi değil, lakin Çin bu süreçte hala “ucuza üretmekten” daha ileri bir şey yapabilmiş değil.

O zaman üç üretiyorsa şimdi beş üretiyor Çin, hala başkalarının teknolojileriyle üretiyor, hala “sadece üretiyor.”

Çin, emek zengini bir ülke. Maaşlar dünya geneline göre çok düşük, üretimleri verimli, iş gücü kaynağı sınırsız vs. ama en önemli nokta Çin kendi parasının değerini ABD dolarına göre düşük tuttuğu için şimdi kimse Çin’ i tutamıyor. Adamlar neredeyse her yıl %10 büyüyor.

Diğer bir olay da, Çin’in birkaç sene önce toplam üretim çıktısında (total output)Amerika’yı sollamış olması. Ancak, gözden kaçan bir nokta var; Çin’in üretimde çalışan işgücü sayısı 120 milyon kişi, Amerika’da bu rakam 11.5 milyon. Buna rağmen Çin toplam üretim çıktısı 1.922 trilyon dolar, Amerika’nın üretim çıktısından sadece biraz fazla: 1.855 trilyon dolar. Bu da demek oluyor ki, eş değerde faydayı sağlamak için her 1 Amerikan işçisine karşılık, Çin 8-9 işçiye ihtiyaç duyuyor. Sebeb-i çok da mahfî değil, dünya üzerinde araştırma-geliştirme elemanlarının (AR-GE) yarısından çoğu Amerika’da ikamet ediyor!

Yani, Amerika sürekli yeni icatlar peşindeyken, Çin, amiyane tabirle “hazır icadı ucuza imal etme” kafasında.

Son bir istatistikle bitirelim yazıyı;

Çin’in kişi başına düşen gayrisafi milli hasılası (GDP per capita) Amerika’nın 135 yıl önceki seviyesinde. (Dolar 2005 yılı verilerine göre ayarlanmış, nominal rakamlarla.)

————————————————————————————-

Çok fazla rakamlara boğulmuş bir yazı oldu farkındayım, başka bir yazıda olayı sosyal boyutlarıyla ele almaya çalışır, Çin’in Afrika petrollerine sulunmaktansa kendi vatandaşlarının eğitimine öncelik vermesi gerektiğinden falan bahsederim inşallah.